2050 YILINDA SIFIR KARBON SALIMI NASIL BAŞARILACAK? – İbrahim Aybar
Merhabalar,
Bu yazımda yaşamakta olduğumuz olumsuz ilkim değişikliğini nasıl önleyebileceğimize dair yapılan bilimsel çalışmalardan ve konulan hedeflerden söz etmek istiyorum.
Önce, basın dünyamızım önemli isimlerinden İsmet BERKAN’ a ait bugün, yani 24 Nisan 2021 tarihli Tekno Gündem Gazetesi’nde konu edilen önemli mesajları sizlerle paylaşmak istedim.
Bu yıl başında yeni ABD Başkanı olarak göreve başlayan Joe BIDEN’ın daveti ve dünyanın belli başlı ülkelerinin liderlerinin katılımıyla toplanan İklim Zirvesi dün sona erdi. Zirve, ABD’ nin 2030 yılına kadar karbon salımını 2005 yılının yarısına indirme vaadine şahit oldu. Ayrıca AB, Japonya ve Kanada tarafından açıklanan hedefler de dikkat çekti. Çin ise 2005 yılındaki salım düzeyine ancak 2060 ta inebileceğini beyan etti.
Yapılan ölçümler, dünyamızdaki sera gazı salımının %72 sinin enerji üretiminden ve tüketiminden kaynaklandığını ortaya koyuyor. Eğer taşımacılık dahil, kullanılan enerji elektrik olsa ve elektrik enerjisi nükleer enerji dahil yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilse dünyamız büyük bir felaketten kurtulabilecek. Yoksa 2050 yılına kadar ülkemizde de susuzluk ve 50 dereceyi aşan sıcaklıklar kaçınılmaz görünüyor.
Ülkelerin ilk hedefi; Net sıfır emisyon, yani 2005 yılındaki salım düzeyine inmek. Ülke liderleri sözlerini tutarsa 2050 de bu hedef başarılabilir. Ondan sonra Net negatif emisyon dönemi başlayabilecek. Nihai hedef ise endüstri devrimi öncesindeki düzeye dönerek dünyamızı insanoğlunun neden olduğu çevre felaketinden kurtarmak.
Hatırlayacaksınız, 7 Haziran 2015 tarihinde Almanya’ da toplanan G7 liderleri bir ortak açıklama yaparak 2100 yılına kadar ülkelerinde hiç bir şekilde fosil yakıt üretmeyeceklerini ve tüketmeyeceklerini ilan ettiler. Bence bu açıklama bir milat niteliğinde. Ortak açıklamanın hedeflerinden bir tanesi ise 2050 yılında net sıfır emisyon değerini başarmak. Yenilenebilir enerji için sağlanan gelişmelerin 2015 ten sonra hızlandığını görüyoruz.
İş gerçekten çok ciddi. Dünyanın ortalama sıcaklığı 2050 ye kadar 1.5 derece C dahi artsa dahi ülke ekonomilerine 29 Trilyon $ ek yük geleceği hesaplanıyor. ABD Enerji Bakanlığı ise yeşil enerjiye dönmek ile 23 Trilyon $ yeni ekonomik gelişme sağlayacağını söylüyor. Yani iklimi bozarken dünyada ortaya çıkan ekonomik eşitsizlik, iklimi düzeltirken daha da artacak görünüyor.
Özet olarak dünya karbon salımını yok etmenin çabası içinde. Hatta birkaç gün önce Tesla’ nın sahibi Elon MUSK, atmosferdeki karbonu toplayıp ayıklayacak yöntemi bulana tam 100 Milyon $ ödül vadetti. Bill Gates ise, insanoğlunun bilgi ve zekası ile bu soruna mutlaka bir çözüm bulacağına inanıyor.
İkinci olarak dikkatinize ABD’ de bulunan Elektrik Güç Araştırma Enstitüsü (EPRI) ve Gaz Teknolojisi Enstitüsü (GTI) yayınladıkları ortak raporu getirmek istiyorum. Bu raporda, 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşmak için 4 temel alanda enerji dönüşümü yapılması gereği ortaya konuyor.
https://www.smart-energy.com/renewable-energy/four-transformation-areas-vital-to-achieving-zero-emissions-by-2050/ adresindeki habere göre bu iki enstitü 5 yıllık bir işbirliği ile Düşük Karbon Kaynakları İnisiyatifi başlattılar. Bu inisiyatifin amacı, kamuoyunu ve önemli kuruluşları düşük karbon esaslı bir gelecek için hayati olan 4 temel alandaki dönüşümün yolları hakkında bilgilendirmek olarak tanımlandı.
Peki, hayati önemde oldukları ifade edilen bu 4 dönüşüm alanı nedir? Kısaca bakalım.
1. ENERJİ VERİMLİLİĞİ
EPRI, enerji verimliliğini artırmak için şu tavsiyelerde bulunuyor:
. Ülke standartlarının modernizasyonu,
. Enerji verimliliğine yönelik yatırımların artırılması ve niteliklerinin yükseltilmesi,
. Tüketici elektroniği alanında daha fazla araştırma, geliştirme ve işbirliği yapılması,
. Otomasyon yatırımlarının artırılması.
EPRI, karbondan arınmak için için enerji verimliliğini temel faktör olarak niteliyor. Örnek olarak, son 20 yıl içinde ABD’ de sağlanan enerji verimliliği ile elektrik tüketiminin 50 TWh den fazla azaldığı gösteriliyor. Bu sayede fosil yakıt kullanan jeneratörlerin devre dışı kalmasının yolu açılmış oluyor.
Ayrıca ABD’ de gelecek 30 yıl içinde evlerdeki elektrik kullanımının karbon salımını azaltacak temel konu olduğu belirtiliyor.
2. TEMİZ ENERJİ ÜRETİMİ VE DAĞITIMI
Her ne kadar yenilenebilir enerjinin yayılma hızı son yıllarda artmış ve bir çok devlet gelecek yıllarda bu konuyu daha da hızlandırma sözü vermiş olsa da EPRI elektrik altyapısına daha fazla yatırım öneriyor. EPRI, enerjiyi depolamanın yenilenebilir enerji için çok kritik olduğunu, bu sayede enerji ihtiyacı arttığında tüketim sırasında daha az karbon salımı olacağını söylüyor.
Hatta, önümüzdeki 15 yıl içinde sadece ABD’ de 20 GW ile 100 GW arasında güç sağlayan 2 ile 4 saat yetecek pillerle enerji depolanacağı öngörülüyor.
3. VERİMLİ ELEKTRİFİKASYON
Her ne kadar rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı karbon salımını azaltarak fosil yakıtların kullanımını önlese de ulaşımda ve binalarda enerji kullanım sistemleri sıfır karbon salımı için kritik önem arz ediyor.
O nedenle EPRI, ulaşımda ve binalarda bulunan ısıtma/soğutma sistemlerinin yenilenebilir kaynaklardan elektrik enerjisi kullanmasını ve karbon salımının azaltılmasını istiyor.
Örneğin kullandığı elektrik fosil kaynaklı üretimle elde edilse de elektrik motorlu taşıtlar karbon salımını azaltıyor. Düşük sıcaklıkta ısı üreten ısı pompası kullanmak ise geleneksel boiler ünitelerinden 5 kat daha verimli.
4. DERİN KAZILARDA KARBON AZALTIMI
Karbon azaltımının güç olduğu sektörlerde yeni çözümlere odaklanmak ayrı bir gereklilik. Örneğin Hidrojen, Biyo yakıt, Sentetik yakıt, Amonyak gibi alternatif enerji kullanımı ile maden sektöründe daha düşük karbon salımı mümkün.
Maden çıkarma işi depolanan ve taşınan hidrojeni kullanacak ya da maden sahasında güneş enerji panelleri kurulacak. Böylece dizel jeneratör kullanımına gerek kalmayacak.
Sonuç olarak bu yüzyılın ortasına kadar güvenli, dayanıklı, maliyeti uygun ve tüketici odaklı çözümlerle düşük karbon düzeyini sağlamak ve net sıfır emisyona ulaşmak durumunda olduğumuzu unutmamak gerekiyor.
Pandemiden uzak, sağlık dolu günler diliyorum.