Ulaşım problemi, günümüz kentlerinin en büyük sorunlarından biri. Kentlerin nüfus yoğunluğunun artmasıyla birlikte motorlu taşıt kullanımının fazlalaşması ve beraberinde getirdiği trafik problemlerinin yarattığı sıkıntılar, hava kirliliği ve gürültü hem insan sağlığını hem de kent yaşantısını olumsuz yönde etkilemekte. Sağlıklı, güvenli, ekonomik, doğa dostu ve erişilebilirlik açısından son derece kullanışlı bir ulaşım türü olan bisiklet, kent içi ulaşım problemlerinde en önemli çözümlerden biri olarak görülmekte.
Artan nüfus ve büyüyen ekonomiye bağlı olarak, bir yol ağına ve dengeli kamusal mekan dağılımına sahip olan ve bunları diğer işlevlerle birleştirebilen yeni konut alanlarına yönelik büyük bir talep bulunmakta, bu durum kentsel yayılma ile sonuçlanmaktadır.
Bu sorunların hepsine birden verilebilecek ortak yanıt, yolları ve yaşam alanlarını doğru planlamak olabilir. Yerel yönetimler, tıpkı yeni gelişme alanlarında olduğu gibi, mevcut mahalleleri ve yolları da tasarım yoluyla değiştirebilir ve bu şekilde hem cadde ve sokakları hem de yapılı çevreyi daha güvenli hale getirebilirler.
Kapsamlı bir kent içi ulaşım ağı ve kullanıcı hiyerarşisi sayesinde, kent için önem taşıyan toplu ulaşım koridorlarının yanı sıra mahalleleri çevreleyen kent içi bisiklet yolları için de fırsatlar yaratılabilir. Bisikletli ulaşımın yaygınlaşması ve güvenli hale gelmesi gerek insan sağlığı gerekse çevre açısından büyük faydalara sahiptir.
Kentleri bisiklet ulaşımına elverişli ve güvenli hale getirerek bisiklet kullanımını arttırabilir ve dolayısıyla çarpışmalara bağlı yaralanmalar azaltılabilir. Bisiklet kullanımının daha yaygın olduğu Amerika ve Avrupa kentlerinde trafik çarpışma oranları daha düşüktür. Bu kentlerde aynı zamanda başarılı bir şekilde uygulanmış bisiklet altyapısı, devamlılık gösteren yollar ve kompakt bir kent yerleşimi dikkat çekmektedir.
Greenpeace tarafından yaptırılan bir araştırmaya göre, çevre dostu ve güvenli ulaşım konusunda en yüksek notu Oslo, Kopenhag ve Amsterdam aldı. İtalya’nın başkenti Roma ise en kötüler arasında.
Çevre dostu ulaşımda lider şehirler
Çevre koruma örgütü Greenpeace’in çalışması Avrupa’nın en temiz ve güvenli ulaşım sistemlerine sahip başkentlerinin bisiklet dostu olarak bilinen Amsterdam, Oslo ve Kopenhag olduğunu ortaya koydu.
13 Avrupa başkentinin hava kalitesi, toplu taşıma fiyatlarının uygunluğu ve araç paylaşım uygulamalarının yaygınlığı gibi kriterlere göre değerlendirildiği çalışmada, İtalya’nın başkentinde ulaşımın yüzde 65’inin özel motorlu araçlarla gerçekleştirilmesinin bu tabloya neden olduğu görüldü.
Avrupa Birliği’nin hava kirliliği limiti göz önüne alındığında Roma’nın yanı sıra, Budapeşte, Paris ve Moskova’nın da hava kalitesi açısından en kötüler arasına girdikleri görüldü.
Çevre dostu şehirler
Kopenhag, Amsterdam ve Oslo ise en temiz ve güvenli ulaşım ağına sahip şehirler olarak öne çıktı. Çalışmada Oslo’nun şehir merkezini araçlara kapattığına dikkat çekilirken, Danimarka’nın başkenti Kopenhag’ın araç paylaşım servisleri gibi alternatif ulaşım sistemleri ve akıllı telefonlar için geliştirilen toplu taşıma uygulamalarının yaygınlığı konularında başı çektiği görüldü.Toplu taşıma fiyatlarının uygunluğunda ilk sırada Zürih yer alırken, Londra’da kısa süre önce uygulamaya koyulan hava kirliliğine neden olan eski araçlara daha fazla vergi uygulaması (T-charge) araştırmacılarca övgüye değer bulundu.
Araştırma raporunda, karnesi iyi olan şehirlerin yayaların, bisiklet kullanıcılarının ve diğer şehir sakinlerinin ihtiyaçlarının gözetilerek planlandığı belirtildi.
Dünya kentlerinin birçoğu yolların ve yaşam alanlarının yeniden planlanmasıyla daha güvenli ve sağlıklı bir hale gelebilir. Motorlu taşıt trafiğine öncelik ve hatta ayrıcalık verecek şekilde tasarlanmış caddeler bu kez yayalara, bisikletlilere, toplu taşımaya ve diğer kamusal aktivitelere hizmet etmek üzere etkin bir şekilde planlandığında bütün yollar kullanıcıları için çok daha güvenli olabilmektedir.