Hız sadece ülkemizde değil diğer ülkelerde de en çok ihlal edilen kurallardandır. Yüksek hızda araç kullanma davranışı, trafik çarpışmalarında ölüm ve yaralanmalara doğrudan etkide bulunan çok önemli bir trafik ihlalidir. Yapılan çalışmalara göre sürücülerin %90’nı mutlaka yasal hız limitlerini aşmıştır. Aracın seyir hızı artıkça, duruş mesafesi de artar, bu da çarpışma riskini artırır. Yüksek hızla seyredildiğinde daha fazla kinetik enerji oluştuğundan, olası bir çarpışma sırasında yaralanma ve ölüm olasılığı daha yüksektir. 2008’de Dünya Sağlık Örgütü tarafından hazırlanmış olan Hız Yönetimi başlıklı raporda bir aracın hızının yüksek olup olmadığına karar verirken, hem yasal hız sınırı hem de aracın içinde bulunduğu ortamın göz önünde bulundurulması gerekmektedir, denmiştir.
Hız çarpışmalarda ölüm ve yaralanmalara neden oluyor, çarpışma olduktan sonra ise binlerce trafik mağduru olumsuz koşullarda yaşamına kayıpları, acıları ve olumsuz yaşam koşullarına hayatına devam etmeye çalışıyor. Çarpışma nedeni ile yaşanan acı kayıplar, yaralanmalar ve sakat kalmalar, mağdurların ve mağdur yakınlarının yaşam kalitesini düşürüyor. Çarpışma sonrası, özellikle yargı safhasında verilen/alınan cezaların yetersizliği, mağdurların acıları ve kayıplarının yanında haklı olduklarını ispatlama/kanıtlama çabaları, adalet ve sigorta kurumları ile yaşanan iletişimsizlik, ortaya çıkan sorunların çözümsüz kalmasına neden oluyor.
Aşırı hızın trafik çarpışmaları üzerindeki temel etkisinin çarpışmaya neden olma ve çarpışma sonucu ortaya çıkacak hasarı/zararı arttırma yönünde yoğunlaştığı tespit edilmiştir. Hızın %10 km/s arttırılması çarpma etkisini %21 arttırmaktadır. Aynı zamanda araç içinde bulunan güvenlik önlemlerinin ve sürücünün kabiliyetinin çarpışmayı önleme olasılığını da düşürmektedir.
Araştırmalar, ortalama hızın %5 yani 100 km/saatten 95 km/saate düşürülmesiyle, ölümle sonuçlanan trafik çarpışmalarında %18.5 ciddi yaralanma ile sonuçlanan çarpışmalarda ise %14.3 oranında azalma olduğunu göstermektedir.
Düşük hızlar
Sürücüye, tehlikeli durumları fark etmek için zaman tanır, tehlikeli duruma tepki sırasında aracın aldığı mesafe azalır. Düşük hızda, frene bastıktan sonra durmak için gerekli mesafe azalır, çarpma öncesinde diğer yol kullanıcılarının aracın hızını tahmin edebilme olasılığı artar ve çarpışmadan kaçmak için daha fazla şansı olur. Şehir içi hız limitlerini belirlerken de incinebilir yol kullanıcılarını düşünerek, hız limitlerinin düşük olması beklenmektedir. Yayalar, çocuklar, engelliler ve bisikletliler gibi, daha savunmasız yol kullanıcıları söz konusu olduğunda çarpışma sonucu çok daha ağır olabilmektedir. Yayaların kendilerine 30 km/saat ya da daha düşük hızda giden bir araç çarptığı zaman hayatta kalma ihtimali %90 iken, aracın saatte 45 km hızda olması halinde hayatta kalma ihtimali %50’ye düşmektedir. Saatte 80 km hızda giden bir aracın çarpması halinde ise yayanın hayatta kalma ihtimali hemen hemen yok gibidir.
Korumasız yol kullanıcıları trafiğe çıktıklarında, herhangi bir motorlu aracın kendilerine çarpmaları durumunda ciddi ya da ölümcül yaralar almaları kaçınılmazdır. Hız trafik çarpışmalarında ölüm ve yaralanmalara neden olan çok önemli bir trafik ihlalidir. Trafik çarpışmalarının %13 hız ve hız ihlallerinden meydana gelmekte, ayrıca hız ana neden olmasa bile hızın yüksek olması ölüm ve yaralanmalara neden olmaktadır.
Güvenli bir karayolu sisteminin ana amacı, ölüm ya da ciddi yaralanmalara yol açmayan, insan hatalarını en aza indirgeyen karayolu ulaşım sistemi kurmaktır. Sürücülerin %90’ı, kendi sürüş yeteneklerini ortalamanın üzerinde algılar ve tüm sürücüler olası bir riskli durumla başa çıkma becerilerini yüksek olarak düşünürler. Bu algı direksiyon başında daha yüksek ego ile oturmalarını sağlar.
YOLLAR YAŞAM İÇİN! “Hızı azaltmak, yaşama devam etmektir “ hızını %5 azalt ve yaşamı %30 kazan demek için yerleşim yerlerinde 30 Km/saate indirmek için harekete geçiyoruz.